Şam; Suriye’nin başkenti. En modern ve kalabalık şehri. Her şeyi bir arada bulabileceğiniz ülkenin bütün renklerini barındıran bir başka dünya. Modern dünyadan onlarca yıl uzakta olmasına rağmen, günümüzün şartlarını yakalamaya çalışan insanları, rejimin son yıllardaki özgürlüklerinden adım adım faydalanarak açılan yeri cafeler, restoranlar, halkın nefes aldığı yeni yerler, modern dünya ile geçmiş yaşam. Hepsi ama hepsi Şam’da birbirine bir kaç adım uzaklıkta yer alıyor. Şam’ın belki de en ilginç tarafı bu…
1516 yılında Yavuz Sultan Selim’in Suriye’yi ele geçirmesiyle Osmanlı Eyaleti haline gelen Şam, hac yolu üzerinde olması nedeniyle de ticarî yönden önemini korumuş. 402 yıl Osmanlı hakimiyetinde kaldıktan sonra 1918 Eylül’ünde Osmanlı’nın çekilmesiyle Suriye’nin yeniden Başkenti olan Şam, 1920-46 yılları arasında Fransız mandasında kalmış.
1946’da Suriye’nin kesin olarak bağımsızlığını kazanmasından sonra tekrar Başkent olan Şam, günümüzde gelişmekte olan ülkelerin bir çok kentiyle ortak özellikleri problemleri bulunan bir metropoldür.
DİKKAT: Şam’da gezecekseniz , bir yerden bir yere gidecekseniz yapacağınız en akıllı şey, taksi kullanmak. Gerçi özellikle Şehitler Anıtı’nn bulunduğu meydanda bir otelde kalıyorsanız yürüyerek de bir çok yere gidebilirsiniz. Ama en iyisi bir yerden bir yere giderken taksi kullanmak. Çünkü Şam’da taksi en ucuz ulaşım aracı. Taksiye 50 Suriye lirasi verdiginiz zaman sizi şehir içinde bir yerden bir yere rahatlıkla götürür. En uzak mesafe ise 100 Suriye Lirası. Bu da 2 dolara denk geliyor.
Ancak Şam’ın en kötü tarafı trafiği. Özellikle Hamidiye Çarşısı civarında trafik kitleniyor. O nedenle de buraya giden ya da dönen taksiciler bir kaç kilometre için, inanılmaz paralar istiyor. Yani bir iki kilometre için 2 dolar gibi! Siz taksiye binerken ya bu parayı veriyorsunuz. Ya da pazarlık edip yarı yarıya düşürebiliyorsunuz. Yabancıysanız ödemekten başka şansınız tabii ki yok.
HAMİDiYE ÇARŞIŞI
Son büyük Osmanlı eserlerindendir. Şam, çok değerli ipekleri, atlasları, kılıçları, tatlıları ve dondurmasıyla ünlüdür. 2. Abdülhamit döneminde yapılan Hamidiye Çarşısı; canlı, hareketli, renkli ve büyülü atmosferiyle Şam’a gelen herkesi kendine çeker. Bu çarşıda Şam Kumaşı diye ün salmış el dokuması Dimasko kumaşlar sergilenir. Karayoluyla hac yapıldığı dönemlerde Türk hacılarının en önemli uğrak yerlerinden biridir.
Bu nedenle Şam’da günümüze kadar gelen Roma, Bizans, Osmanlı dönemi eserleri ve yaşam biçimi içiçe geçmiş durumda. Ama Şam deyince akla, şehrin kalbi sayılan eski şehir geliyor. Roma döneminde yapılan duvarlarla çevrili olan eski şehrin merkezinde Hamidiye Çarşısı yer alıyor. Çarşı İstanbul Kapalıçarşı’nın bir benzeri. Ancak çarşının tavanı metal. Ana cadde etrafında yer alan sokaklarda, kapalıçarsı’da olduğu gibi, farklı farklı ürünler satılıyor.
Ana girişinden çarşıya adımınızı atınca, geleneksel giyim eşyalarının, giysilerin, turistik eşyaların satıldığı dükkanlar sağlı sollu karşınıza çıkıyor. Sürekli bir devinim ve hareket çarşı içinde göze çarpıyor. Nargile, elbise, gümüş eşya, gece kıyafetleri satan dükkanlar yanyana yer alıyor. Sol tarafta ana caddeye paralel olan caddede ise, Çin’den ithal edilen her türlü oyuncak, plastik eşya, okul kitapları ve defterlerinin toptan satıldığı yerler bulunuyor.
Yaklaşık bir kilometre boyunca uzanan çarşının ana caddesinin sonunda, sağ tarafta ise bu kez kadın giysileri, akla gelebilecek her türlü aksesuar, incik- boncuk ne ararsanız var. Gittiyseniz ve vaktiniz varsa buraya mutlaka uğramalısınız. Bugüne kadar görmediğiniz giysileri aksesuarları, Şam’ın bir çok yerinde satıldığı fiyatın neredeyse yarısına buradan alma imkanınız var.
EMEVİ CAMİSİ;
Şam Kalesi’nin yanında şehrin merkezinde yükselen Emevi Camii, İslâm dünyasının ayakta kalabilen en eski mabedlerinden biri olma özelliği taşır. 709-715 yılları arasında Halife I. Velid tarafından inşa edilen Emevi Camii mimari özellikleri, süslemelerindeki ihtişam ve sahip olduğu manevî değerleriyle bütün İslâm aleminde ayrı bir yere sahip.
Caminin en büyük özelliklerinden biri ise, Millattan önce I. yüzyıla ait bir Roma mabediyle onun harabeleri yanında bulunan Aziz Yohannes;Hz. Yahya Kilisesi’nin yerine inşa edilmiş olmasıdır. Bu nedenle cami Hristiyanlar için de önemlidir.
Caminin en ilgi çeken özelliği ise, Türkiye’de çok az örnekleri bulunan dikdörtgen bir planda yapılmış olması. Caminin ibadet yeri ve avlu bölümü ayrı. Cami dışı ve kemerleri, yeşil renkli mozaiklerle süslü.
Avluda bulunan 8 sütun üzerinde yükselen hazine kubbesi kamu hazinesini korumak amacıyla, Abbasîler döneminde yaptırılmıştır. Caminin 3 minaresi ve 4 ana kapısı bulunmaktadır. Batıdaki minare ötekilerden daha gösterişlidir. Doğudaki burç üzerinde yükselen minare “İsa Minaresi” olarak adlandırılır.
Kuzeyindeki minareye ise “Gelin Minaresi” denmektedir. Bu minareye Gelin Minaresi denilmesinin sebebi, gelinin düğün yerinde tam ortada durmasını simgelemesindendir. Çünkü Emevi Camii, Şam’ın tam ortasında, kuzeydeki bu minare de, diğer iki köşedeki minarelere nazaran orta yerde bulunmaktadır.
Mihrab-ı Kebir doğrultusunda Halife Velid döneminde tesadüfen bulunan Aziz Yohanna’nın; yani Hz. Yahya’nın mezarı üzerinde yaptırılan türbe yer alır.
Caminin ilginç yönlerinden biri de, 4 farklı mezhep için mihrapların bulunmasıdır. Bu nedenle farklı mezheplerden olanların bu mihraplarda kendi imamlarının arkasında namaz kıldıkları belirtiliyor.
Şam’ın önemli ziyaret yerlerinden biri olan Camii, vitray ve mozaik süslemeleriyle Emevî sanatının seçkin örneklerini sergiler.
DİKKAT: Camiye Müslümanlar ana kapıdan giriyor. İçeri girerken Müslüman ve kadınsanız kapalı giysiler isteniyor. Üzeriniz biraz açıksa caminin sol tarafındaki sokakta yer alan idare bölümünden kapalı giysileri kiralıyorsunuz. Fazla değil 1 dolar karşılığı bir ödeme yapıyorsunuz. Size yerlere kadar uzanan ve başınızı kapatabileceğiniz kapşonlu bir giysi veriliyor. Camiye de onunla giriyorsunuz. Camiye Ana kapıdan girince geniş bir avlu sizi karşılıyor.
Özellikle avluda yer alan sütünlu bölgedeki tavanlara mutlaka bakın. Çok özel mozaikler tavanlarında yer alıyor.
Ana kapıdan girer girmez hemen sağ tarafta ise caminin ana bölümü var. Burası ise gerçekten özel bir cami bölümü. Namaz vakitleri 4 imam birden ezan okuyor.
Cami içinde eli sopalı bir adamın duvarlara vurarak “tak tak” sesler çıkardığını görünce sakın şaşırmayın. Çünkü Türkiye hariç insanların, namaz vakitlerini beklerken sıcak yaz günlerinde cami içlerini dinledikleri, şekerleme yaptıkları yer olarak gördüklerini biliyorsanız bunda garipseyecek bir şey yok. Cami görevlisi uyuyanları uyandırmak için bunu yapıyordur!
Caminin ortasında yer alan Hz. Yahya Türbesi etrafında, biraz harçlık karşılığı dua okuyan insanlar da yer alıyor. Emevi Camii’nrin küçük bir modeli de Diyarbakır Ulu Camisi’dir. Bir de caminin ilginç konukları olmuştur zamanında. Mesela İmam Gazali 11 yıl caminin minaresinde inziva hayatı yaşamış. 1911 yılında ise, Bediüzzaman Said Nursi de buraya gelmiş. Camide vaaz vermiş.
SÜLEYMANİYE KÜLLİYESİ
Buranın Arapça adı, “Takiyye Es Suleymaniye”dir.
402 yıl Osmanlı’nın önde gelen kültür merkezlerinden biri olarak yaşayan Şam’ın en önemli külliyesi Süleymaniye. Buranın en büyük özelliklerinden biri, caminin hemen yanında özel bir bölmedene bulunan Sultan Vahidettin’in ve yakınlarının mezarlarının bulunduğu bölümdür.
Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1554’te Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Son derece yalın ve abartısız bir iç mimarî düzene sahip olan bu cami, görenlere adeta Şam’da İstanbul’u yaşatır. Kubbe, işlemeleri silinmiş ve bugün çökme tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Caminin hemen önünde ise, çok güzel bir havuz yer almaktadır. Caminin etrafında Şam Askeri Müzesi yer alıyor. Hatta cami avlusunda uzaya çıkan bir zamanların Sovyetler Birliği’nin kozmonotlarının dünyaya inerken bindikleri kapsül bile yer alıyor. Ne arıyor? Diye aklınıza gelmesin. Suriye ile Rus ilişkileri iyi olduğu için Şam Askeri Müzesi’ne hediye edilmiş.
Caminin avlusunun dışından ise, Tekke bölümü yer alıyor. Bu bölümde havuzlu avlunun etrafında alışveriş yapılan dükkanlar yer alıyor. El sanatları sergileri de var. Ancak burası perişan durumda. Yıkılmaya yüz tutmuş halde.
VAHDETTİN’İN MEZARINI ZİYARET EDİN!
Süleymaniye Külliyesi’nin Türkler için bir başka özelliği de, caminin bahçesinin sağ tarafından bulunan özel bir bölümde, Roma’da hayatını kaybeden sultan Vahdettin’in ve aile yakınlarının mezarının bulunduğu bölüm. Burayı gezmek için bekçisini bulmanız gerekiyor. Özel ilgi gösteren, mezarlara sürekli bakım yapan, masrafları Türkiye Büyükelçiliği tarafından karşılanan mezarlar görülmeye değer.
SELAHATTİN EYYÜBİ TÜRBESİ
Türbe, Emeviyye Camii’nin yanında bulunmaktadır. Yavuz Sultan Selim, Şam’ı fethettiğinde burada uzun süre kalmış, hatta Cuma selamlığına çıkmıştır. Burada kaldığı sürede ünlü mutasavvıf Muhiddîn-i Arabî ve Eyyubilerin kurucusu Selahattin Eyyubi’nin mezarlarını ziyaret etmiş, her iki ünlü şahsiyetin mezarları üzerine de şimdiki türbeleri Yavuz Sultan Selim inşa ettirmiştir. Selahattin Eyyubi Türbesi Şam’daki Osmanlı eserlerinden küçük bir örnektir.
ŞAM MİLLİ MÜZESİ
Şam Millî Müzesi, Süleymaniye Külliyesi’nin karşısında zengin, tarihî kalıntı, ikon, fresk, Arapça ve Aramice el yazma eserler ile renkli mozaiklerin sergilendiği bir müzedir. Müzede ilk dönem tarih, Emevî Abbasî, Selçuklu ve Osmanlı eserlerinin nadide örneklerini görmek mümkündür.
AZİM PALAS ESAT PAŞA SARAYI
Osmanlı’nın son valisi, Esat Paşa tarafından 1749’da Emeviyye Camii’ne yakın bir yerde inşa edilmiştir. Saraya, Huzuriye Çarşısı’nda yer alan yüksek bir kapıdan girilir. Tamamıyle kesme taştan yapılmış muhteşem bir eser olan Esat Paşa Sarayı, 4 ana sütun üzerinde 9 kubbeli, son derece güçlü ve etkileyici bir mimarî biçime sahiptir.
Fıskıyeli, havuzlu avlunun etrafını çevreleyen saray hücreleri bugün müze olarak kullanılmaktadır. Ziyarete gelenlerine dönemin tarihini yaşatan sarayda, mankenlerle canlandırılmış, dersane, kaynanaodası, misafir odası ve çocuk oyun odası bulunmaktadır. Sarayın en ilginç odalarından biri de Osmanlı padişahlarının Hicaz Emirliği’ne gönderdiği hediyeleri canlandıran Surre Alayı Odası’dır. Sarayın bir de hamamı vardır.
SİTTİ ZEYNEP TÜRBESİ
Şam’da Şiî, Caferî müslümanların kutsal mekanlarından biri de Sittî Zeynep Türbesi ve Camii’dir. Peygamber Efendimizin torunu, Hz. Ali’nin kızı ve Hz. Hüseyin’in şehid edilirken yanında bulunan ve esir alınan Hz. Zeynep için yapılmış bir cami ve bu caminin ortasında bir türbe bulunmaktadır.
Caminin içi ve türbe, insanın gözünü kamaştıran kristallerle kaplanmıştır. Kristallerden yansıyan ışıklar, adeta bir renk cümbüşü yaşatır. Som altınla kaplı kubbe, süslü revaklarla çevrili avlusu ve işlemeli minaresi yapıya ayrı bir görünüm kazandırır.
ABDÜLHAMİD’İN TRENİ CAFE’YDİ…
Şam’a gittiğinizde Hamidiye Çarşısı’na yürüyerek gidiyorsanız, uğramanız gereken yerlerin biri de yol üzerinde bulunan Şam Garı’dır. Bu garın dış kısmında sembolik de olsa eski lokomotiflerden biri durmaktadır. Şam istasyonu, Osmanlı’nın Hicaz demiryolu’nun en önemli ayaklarındandı bir zamanlar.
Binanın girişi zaten ihtişamını ortaya koyuyor. Ancak içine girince şaşkınlığınız bir kat daha artıyor. Çünkü binanın içi çok güzel mozaiklerle süslü ve görkemli görüntüsü var. Ancak arka kapısından çıkınca burada bir zamanlar bulunan demiryolu ve Abdülhamit’in seyahatlerinde kullandığı tren yerine, şimdi dev bir çukur var.
Şam Tren Garı’nın içinde bulunan Abdülhamit’in treni, 1 yıl öncesine kadar, içinde çay kahve içilen, çok iyi bakılmasa da nostaljik özelliklerini aynen koruyan bir cafe olarak gelenlere hizmet veriyordu. Ancak Suriye hükümeti, burada yeni bir gar ve çarşı kompleksi yapmak için, yarı müze yarı cafe olan treni ortadan kaldırdı.
Tren kompartımanları gerçekten görülmeye değer güzellikteydi. Tren içinde bulunan odaların her biri kendine özgü nitelikleriyle gelenlerin dikkatiniçekiyordu.
Ama günümüzde modern çarşı yapımı uğruna burası şimdi bilinmeyen bir yerde. Cafe gerçi arka kapıdan çıkınca hemen sağ tarafta binanın bahçesinin dibinde yine yer alıyor. Ama o eski ihtişamı gitmiş halde.
ESKİ ŞEHİR…
Şam’ın en ilginç yerlerinden birisi ise, Emevi Camisi’nin hemen arkasından başlayan bölgede yer alan Bab şarki ve Bab tuma bölgeleridir. Buraları şehrin Hristiyan ve Ermeniler’inin yoğun olarak yaşadığı yerlerdir.
Şam’da vaktiniz varsa bu bölgelerde yürüyerek evlerin arasında mutlaka dolaşın. Cumbalı, birbirine yaslanarak bir aracın bile geçemeyeceği kadar dar sokakları bulunan ve sanki 150 yıl öncesinin yaşam biçimini bugünlerde yeniden yaşana bölge, gerçekte görülmeye değer.Evlerin bir çoğu harap durumda bulunmasına rağmen, insanı çeken, büyüleyen bir hali var. Evlerin arasında dolaşırken kendinizi günümüzün modern gökdelenlerinin verdiği sıkıcı atmosfer yerine, keyifli bir yolculuk içinde buluyorsunuz.
Evlerin arasında dolaşırken, alt katlarında yer alan günlük ihtiyaçların karşılandığı dükkanlar arasında görüyorsunuz. Bazı binaların altında yer alan eski eşya satan yerlere de mutlaka uğrayın.
Babtuma bölgesinde ise daha çok Ermeniler yaşıyor. Buradaki evler biraz daha modern, taş ya da kagir binalar. Ama aralarında gerçekten, geniş avlulu, çok güzel sedef işlemelerle süslü binalar bulma imkanınız var.
Bu evleri görmenin en güzel yolu da yaya olarak dolaşırken açık kapı gördüğünüzde başınızı uzatıp içeriye bakmak. Çünkü ufacık kapıların arkasında hayal bile edemeyeceğniz güzellikte, içinde insanların yaşadığı evleri görebilme imkanınız var.Evlerin arasında ise, cafeler, restoranlar, sedef işçilği yapan dükkanlar da yer alıyor.
WADİ BARADA
Şam ‘ın kuzeyinde bulunan başkanlık sarayının arkasındaki vadide nehir kenarında yer alan Wadi Barada, gidilecek yerlerin arasında yer alıyor. Burada lokantalar, cafeler yer alıyor. Şam halkı yaz aylarında özellikle burada. Kışın da açık olan restoranlar da her türlü yemek yer alıyor. Sadece 3 lokantada içki yer alıyor. Bunlar arasında Toscka ve El Wadi başta geliyor.
DİKKAT: Buraya giderken dikkatli olun. Şehir merkezindekiler biraz daha kaliteli. Ama burada da rahatlıkla ailenizle yemek yiyebilirsiniz.
MEZZE, Beyrut yolu üzerinde yer alan şehrin en geniş ve modern caddelerinin etrafından bulunan yerleşim yeri. Modern binalar, yeni açılan batılı tarzda cafeler burada yer alıyor. Özellikle akşamları Mezze Caddesi üzerinde bulunan Sahara Cafe, şehrin ileri gelenlerinin ve genç kızlarının buluştugu yer olarak biliniyor. Kapısında son model mercedes otomobiller yer alırken, bunlardan inen birbirinden şık giysili genç kızlar ve erkekler, insana, “Şam’da bunlar da var mı ” diye soru sorduyor.
GİDİN: Vaktiniz varsa Mezze’deki cafelere mutlaka gidin. Fiyatları da Türkiye ile kıyaslanınca çok uygun. Sonucta Şam’ın en trendi restoran cafesinde oturuyorsunuz. En güzel tarafı da kış ortasında bile en şık ve göz alıcı kıyafetleri içinde, Şam’ın en güzel genç kızlarını görme şansınızı olması.
AL MUHACİRİN semti ise, Kasyon tepesi’nin eteklerinde yer alıyor. Şehrin en kaliteli semtlerinden biri. Buranın en büyük özelliği burada Devlet başkanı Beşşar Esat’ın evinin olması. Hafız Esat gibi halka uzak bir yaşam yerine, onların arasında olmayı tercih eden Beşşar Esat, burada şık bir sokakta oturuyor. Ancak yine de güvenlik ön planda. Sokağın başında kontrol noktaları var. En önemli de evin yakınlarına kadar belli mesafede neredeyse bütün sokakların başında siyah giysili, kravatlı sivil gençler nöbet tutuyor. Şüphelendikleri araçları durdurup arıyorlar. Kontrol ve güvenlik çok yüksek bu bölgede.
KASYON TEPESİ.
Şam’ı hem gece hem gündüz bütünüyle avucunuzun içindeymişcesine görebeleceğiniz bir yer. Şam şehrinin sırtını yasladığı tepe burası. Bütün Şam’a hakim manzarası var. Gerek gündüz gerekse geceleri Şam sakinleri burada hem manzarayı izliyor. Hem de Şam’ın yaz aylarındaki yakıcı sağından buraya giderek kurtuluyor. Çünkü tepe püfür püfür esiyor.
Burada bir çok cafe ve restoran da yer alıyor. Hemen önüne aracınızı park ediyorsunuz. Sonra da istediğinize giriyorsunuz. Cafeler de masaya oturur oturmaz, mevsim meyveleri bisküviler konuluyor. Hele meyve zamanı gittiyseniz keyifle hemen her türlü meyveyi bulabiliyorsunuz.Bunun üstüne bir de istediğiniz sıcak soğuk içecekleri sipariş verebiliyorsunuz. En önemlisi de nargile var buralarda tabii ki.
DİKKAT: Yaz akşamları gercekten buraları serin oluyor. Mutlaka yanıza bir şeyler alın. Bir de buraya taksiyle gidiyorsanız dönüş için araç bulmanız zor onu da bilin. Çünkü herkes buraya özel aracıyla çıkıyor. Taksi bulmak imkansız gibi.
ŞAM GECE EĞLENCESİ.
Şam’da gece eğlencesi tabii ki var. Buraları tamamen eski Sovyet Cumhuriyetleri’nden gelen “sanatçılar”ın hegomonyası altında. En kaliteli klasik müzik eğitimi almış ve gerçekten sanat için buraya gelenleri görmek isterseniz, Şam palas Oteli’ne gidin. Girişte sağda bulunan lobi bar ve 11. katta yer alan barda, çok kaliteli müzik yapan Rus ya da Moldovyalı müzisyenleri görebilirsiniz.
Ama ben eğlence isterim diyorsanız, revü gösterilerinin yapıldığı bir çok eğlence mekanı da, Şam merkezinde yer alıyor. Şehitler Meydanı’nın etrafında yer alan barlarda her türlü ihtiyacınızı karşılama imkanınız var. Ancak burada cebinize güvenmeniz şart. Çünkü karşılığı biraz yüksek eğlencenin…
NE ZAMAN GİTMELİ?
Suriye ve özellikle Şam’ı ziyaret etmeyi düşünüyorsanız en ideal aylar nisan ve haziran arası. Bu aylarda sıcaklık fazla yüksek değil. Tıpkı Ankara gibi havası var Şam’ın. Karasal iklim egemen. Kışları sert oluyor. Aralık ocak aylarında şehrin yakın yerlerine kadar kar yağıyor. Şehir de karlar içinde kalıyor çok az da olsa. İkinci alternatif mevsimse, Eylül ve Kasım ayları arası. Bu aylar da sıcaklığın nispeten düşük olduğu aylar.
Yaz aylarında gitmek zorunda kalırsanız, haziran ve ağustos aylarında özellikle, şapkasız dışarı çıkmayın. Yanınızda mutlaka su şişesi bulundurun. Özellikle de Şam’a yarım saat uzaklıkta bulunan palmira’ya gidecekseniz bunları mutlaka yerine getirin. Şehir merkezindeyseniz öğle saatlerinde de dışarı çıkacaksanız kendinizi Hamideye Çarşısı’na atın. Oranın yüksek tavanlı ve kapalı yapısı, sıcaklık ne olursa olsun size hissetmiyor.